29 Temmuz 2010 Perşembe

Moskof Cariye Hürrem



Moskof Cariye Hürrem aslında pek de okumayı düşüneceğim türden bir kitap değildi. Geçmişte yabancı bir yazar(Ann Chamberlin)  tarafından yazılmış olan Safiye Sultan serisini okuduğumu hatırladım ve Osmanlı tarihinden esinlenerek yazılmış bir de Türk yazarın kitabını okumaya karar verdim. Üstelik kapaktaki güzel renkler daha raftayken dikkatimi çekmişti.



Demet Altınyeleklioğlu'nun okuduğum tek kitabı Moskof Cariye Hürrem, o yüzden tek kitap üzerinden yazar hakkında yorum yapmak ne kadar doğru olur bilmiyorum. Ama bu kitapta, şimdiye kadar güzel ve zeki olmasından çok katil, bencil, kötü, Osmanlı'yı yıkan kadın olarak bahsedilen Hürrem'in hikayesini ta çocukluğundananlatmaya başlıyor ve küçük yaşlarda yaşadığı travmalardan, neyi neden yapmış olabileceğinden, pişmanlıklarından bahsederek onu "yakılması gerek bir cadı" görüntüsünden çıkarıp bir kadın olarak ele alıyor.

Genel olarak bakınca bu kitabı erkeklerin ya da gerçeklere dayalı tarihi kitaplar okumak isteyenlerin hoşlanacağı türden bir kitap değil. Sonuçta anne olan bir kadının gözünden yine 4 çocuk annesi olan ve iktidar ve hatırlanma hırsının yanısıra çocuklarının hayatını korumak için dünyayı ve tüm tarihi yerlebir etmekten kaçınmayan başka bir kadının temel gerçekler üzerine kurulmuş hayali hikayesi. Ben eşime önermeyi düşünmüyorum, hoşlanmayacağından eminim. Ama yukarıda saydığım iki gruptan da değilseniz plajda ya da sonbahar yağmurları başladığında bir fincan kahve eşliğinde keyifle okunabilir. Ben de fotoğraftan anlaşılacağı üzere dağa gittiğimizde çadırımıza kurulup sıcacık çay eşliğinde okumaya başlamıştım:))

Son olarak söylemeden geçemeyeceğim, Hürrem konusu açıldığında herkesin kafasını kurcaladığına emin olduğum soru beni de yakaladı... Ya Mustafa ölmeyip tahta çıksaydı?

2 yorum:

Stil Direktoru dedi ki...

Ayıla bayıla okumuştum canım, Cariyeni kızı Mihrimah'da süperdi

Aslı dedi ki...

Ben de okurken hiç sıkılmadım ama Cariyenin Kızı Mihrimah'ı almaya pek elim gitmedi açıkçası... Bir de Bu kitapta Mihrimah çok pasif, annesinin kuklası olan ne güzel ne de zeki biri izlenimi veriyor ya biraz da o etkiledi sanırım... Mihrimah'ın kitabı güzel demişsin ama akıcılığı nasıldı? Buna benziyor muydu?