21 Temmuz 2010 Çarşamba

Hümeyra


Bu kitabı bitireli bir aydan fazla oldu, hemen unutmak istediğimden buraya yazmayı düşünmüyordum. Okurken öyle çok "Bu kadar da olmaz" dedirtti ki, bari uyarı niteliğinde bu yazıyı yazayım da bari göz göre göre benim gibi alan, başladığım kitabı bitirmeliyim mantığıyla kendine işkence eden olmasın dedim.


Kitabın tanıtım yazısında Ayvalık'ta geçen bir hikaye olduğunun yazması kitabı satın almamın neredeyse tek sebebiydi, çünkü daha önce de aynı yazarın Şelale'nin Bez Bebeği adlı kitabını okumuş ve beğenmemiştim.

Tanıtım yazısı şöyle:
     "Hümeyra koltuğun arkasına yaslanmış gözlerini kapamıştı. Emirgân’a ne zaman geldiklerini fark etmedi bile. Aslında uzun bir yol değildi. Uyumuyor, arada bir hissettiği ıhlamur ve iğde çiçeklerinin kokusunu içine çekiyor, Nejat ile yaşayacağı bir ömrü tahayyül etmeye çalışıyordu.

    "Tabii ki çok güzel olacak. Hatta muhteşem olacak. Ben aşkların en güzelini yaşıyorum. Bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez! Babamın bile" diye düşündü.
    Nejat arabayı durdurmuş, öylece Hümeyra’ya bakıyordu, "Sarmaşık Gülü, inelim mi?"

    Asırlık bir ailenin birbirinden farklı kadınları ve onların yaşantıları... Khodonia’dan günümüze bir ailenin çatışmaları, sevgileri, tutkuları ve düş kırıklıkları... Ve hepsinin gölgesinde Ayvalık’ın o güzelim sahillerinden İstanbul’a uzanan, zaman içerisinde filizlenen bir aşk hikayesi...

    Naşide Gökbudak’ın kaleminden bu kez Hümeyra’yı, Ege’nin kalbinde yeşeren bu tutku dolu hikayeyi, heyecan içerisinde okurken kendi ailenizden, sevgilerinizden, dostluklarınızdan ve tutkularınızdan akisler bulacak, Ege sahillerinden esen ılık rüzgarları yüreğinizde hissedeceksiniz."

Dönüp bakınca tanıtım yazısından eski türk filmlerindekine benzer bir hikaye olacağını tahmin etmem gerekirmiş diye düşünüyorum. Nejat ismi başlıbaşına bir ipucuymuş değil mi:)) Ama bu kitap tahmin edilebileceğin de çok ötesinde, "Bu kadar da olmaz" dedirtecek düzeyde...

Neden bahsettiğimi anlamanız için kitaptan birkaç olay anlatayım:
(Hala azimle okumayı düşünen varsa aşağıdaki yazılanları okumasın, kitabın heyecanı(!) kaçabilir)

-Kavuşamayan iki düşman ailenin çocukları aşık our.

-Kız her görenin bayılacağı kadar güzel, erkek ise çok yakışıklı, zeki ve başarılıdır.

-Durup durup sonunda tek bir gece birlikte olurlar ve hooop kız hamile kalır.

-Tam kavuşmaya giderken oğlan kaza geçirip koma halinde hastaneye kaldırılır, kız da dayanamaz evden kaçıp çocuğunu doğurur.

-Oğlanın annesi ölmesi beklenen oğlana "Uyan yavrum, bak Hümeyra da ben de seni çok seviyoruz, seni bekliyoruz" der demez kızın adını duyan çocuk doktorlar ölür dediği halde hooop uyanır ve "Hümeyra" demeye başlar.

-Ölecek çocuk pıt diye uyanınca doktor ne der? "Bu gerçek bir mucize! İlmin yapamadığını ana sevgisi yaptı" diye coşar. ( En çok buna güldüm herhalde:))

-Ölümden dönen oğlumuz yurtdışına gidip inanılmaz başarılı bir doktor olur. Yakışıklı Türk diye isim yapar, tüm doktorlar "Nolur Türkiye'ye gitme, burada kal" diye yalvarır.

- Yakışıklı Türkümüz, eğitim gördüğü o büyüüük hastanenin tepesinde 3 gün boyunca Türk bayrağı dalgalandırır, dünya çapında meşhur olur. (Gözlerim pörtlemişti!)

-Türkiye'ye gelince kızla bir şekilde aynı yerdelerken kız bayılır, oğlan müdahale eder. Kız fakir ama gururludur, kaçar gider.

-Adam kızı en sonunda nerede bulur tahmin edin! Tabii ki namusu ve şerefiyle temiz pak şarkı söylediği bir gazinoda:))

-Hadi en sonunu söylemeyeyim, bütün eski filmler aynı şekilde bitiyor zaten, onu da siz tahmin edin.


Bunlar sadece olayların küçük bir bölümü.

Anlayacağınız pembe dizi ya da eski türk filmlerindeki klasik olayları seviyorsanız buyrun okuyun. Ama ben aldığıma ve bitireceğim diye inat ettiğime pişman oldum...

Naşide Gökbudak kimdir okumak isterseniz buyrun. Bence üşenmeyin okuyun...

4 yorum:

Banuca dedi ki...

Tamaaamen aynı fikirdeyim, ben de geçen ay okudum, eski Türk filmlerini aratmıyor gerçekten :))

Aslı dedi ki...

Banuca, zor bitti değil mi:)

Unknown dedi ki...

Yazını çok keyifle okudum, hatta abartmıyorum gülmekten karnım ağrıdı... :))

Uyarın için teşekkürler...

Aslı dedi ki...

Ne demek, ben ettim siz etmeyin diye yazmak istedim:)) Kitabı okurken ben de çok güldüm, hatta bazı paragrafları eşime okudum birlikte güldük:))