7 Mart 2011 Pazartesi

İstanbul Hatırası


Ahmet Ümit’in bu güzel kitabını yaklaşık 1 ay önce okumaya başladım. Daha ilk sayfalardan itibaren beni etkisine aldı, kitabın tamamını azalmayan bir ilgi ve merakla okudum.  Peki o zaman niye koca bir ay sürdü kitabı bitirmen diyebilirsiniz ve haklısınız da. Tatile çıkarken boyutu nedeniyle kitabı yanıma alamayınca (530 sayfa) bitmesi de maalesef tatil dönüşüne kaldı.
Kitabın konusu klasik bir polisiye gibi görünüyor.  Katillerin “nasıl” öldürdüğünü biliyoruz, “nasıl insanları” öldürdüğünü biliyoruz, öldürdükten sonra onları törensel bir görüntüyle yerleştirdiğini biliyoruz, hatta kitap boyunca kaç kişinin katiller tarafından öldürüleceğini bile biliyoruz. Ama katillerin kim olduğunu bir türlü bulamıyor, birşeyler anlatmaya çalıştıklarını bilsek de tam olarak neyi kastettiklerini ve cinayetlerin gerçek sebebini bir türlü bulamıyoruz…
Ahmet Ümit kitap boyunca verdiği ipuçlarına rağmen merak dozunu neredeyse hiç düşürmemiş. Katilleri açıklanmadan önce bulmak mümkün evet  ama çoğu kişinin de o ipucu anını kaçırabileceğini düşünüyorum. Nevzat’ın şüphelenmeye başladığı zamana kadar çoğu kişi katilleri fark edemeyecektir diye düşünüyorum.
Kitabın bence  en güzel yanı ve en büyük şansı İstanbul’un binlerce yıllık muhteşem tarihi… O tarihten beslenerek ve tarihi yapıları hikeyeleriyle bir masal gibi anlatarak ilerliyor hikaye. Kendi adıma İstanbul’un tarihden bihaber olmanın ve güzelliğinin kıymetini bilememenin verdiği vicdan azabı katillerin yarattığı meraktan baskındı okurken.
İstanbul Hatırası bence İstanbul’u bir parçacık da olsa seven,  yıllarını İstanbul’da geçirdiği halde şehri tanımaya fırsat bulamayan ya da bu güzel  şehirden uzakta yaşasa da büyüsünü uzaktan hissedenlerin okuma listesinde üst sıralara eklenmesi gereken bir kitap.